Lütfen bekleyin..

Dicle ve Fırat medeniyeti

01 Nisan 2020, 16:20 - Okunma: 1097

"hêza me wek Nîl eLê em Dijle û Ferat'ın" Meleyê cizîrî

"KAYIP MEDENİYETİN İZİNDE"

MEZOPOTAMYA MİTOLOJİSİ Mezopotamya, Dicle demek, Fırat demek…

İlklerin beşiği, âşıkların dergahı, kahramanların destanı demek. Büyük Med imparatorluğunun muhteşem kenti, Dehhak’ın, Cemşid’in, Feridun’un iktidar mücadelelerine şâhid olmuş Ninowa diyarı…

Gılgameş’in, Rustemé Zal’ın, Selahaddin Eyyubî’nin, Camî’nin, Melayé Cizirî’nin, Xanî’nin, Şirazî ve Fırdevsî’nin kutsal vatanı…

Suyun çelikle buluştuğu, ateşin demiri erittiği rengârenk coğrafyası, sapsarı güneşi, kıpkırmızı toprağı ve Babil’den kalma asma bahçeleri, Ester ve Serpanita’nın dillere destan endamların düştüğü yer ve bağrından nice serdarlar, hanlar, evliyalar ve sultanlar doğmuş, şairlerin, bilginlerin diyarı… Tahrif edilmiş Tevrat’ta, hayatın Hazreti Âdem ve Hazreti Havva ile beraber Dicle–Fırat arasında başladığına dair ifadeler -doğru veya yanlış- olağanüstü bir keyfiyet katmaktadır Mezopotamya’ya. Diğer yandan Nûh Tufanı’nın bu topraklarda başladığı ve Hazreti Nûh’un (aleyhisselâm) dünyayı bu coğrafyadan başlayarak yeniden kurduğu anlatıla gelmektedir.

Yine Hazreti İbrahim, Hazreti Eyyûb burada yaşamış, Arab Yarımadası´ndan sonra İslâm´a giren ilk coğrafya burası olmuştur. Yunanlılar’ın “Mezopotamya”, Arablar’ın “el-Cezîre”, İslâm tarihçi ve coğrafyacılarının “Beyne’n-Nehreyn”, Kürt şâir ve edebiyatçılarının “Gülistan”, Şerefhan’ın “cînlerin yurdu”, Tevrat’ın “yeryüzünde hayatın başladığı yer” dediği bu coğrafya, bu iki nehir arası, medeniyetin ve kültürün beşiğidir. İlklerin vukû bulduğu nâdide bir yerdir.

Etimolojik olarak Yunanca kaynaklı bir isim olan Mezopotamya; ilk mabed, ilk yazı, ilk aritmetik, tıb, ticaret, dış ilişkiler, diplomasi, barış antlaşması, ilk türkü, ilk heykel, ilk mutfak, ilk tiyatro, ilk astroloji gibi hep ilklere sahne olmuş bir bölgedir. Mezopotamya, Yunanca “iki nehir arasındaki ülke” anlamına gelmektedir.

Arablar buna benzer bir ifade kullanır ve buraya “el-Cezîre” derler. Bu kelimenin anlamı “yarımada” olup, iki nehir (Dicle–Fırat) ile çevrelenmiş olan coğrafya bir “ada” görüntüsü aldığı için böyle adlandırılmıştır. Arablar, Yukarı Mezopotamya’ya “Cezîre’tul-Kûrdî” (Kürt Cezîresi), Aşağı Mezopotamya’ya ise “Cezîre’tul-Arabî” (Arab Cezîresi) derler. Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu, Esatir ve Mitoloji adlı eserinde (s. 589-590) Mezopotamya ismiyle ilgili şu tesbitlerde bulunur: – «Mezopotamya’nın kadın olarak kişileştirilmiş şekli Mesopotamia – bir Aphrodite rahibinin kızı ve Euphrates ile Tigris’in yâni FIRAT ve DİCLE’nin kızkardeşi olduğu doğduğunda güzellik İlâhesi Aphrodite ona olağanüstü bir güzellik bahşetti üç delikanlı MESOPOTAMİA ile evlenmek istedi – bunun üzerine dürüstlüğüyle maruf Bakharos’un hakemliği Mesopotamia – delikanlılardan birincisine bir kupa ikincisine başındaki tacı üçüncüsüne gelince – öpücük Bakharos anladı ki onun gönlü üçüncüsünde – onun lehine karar ama delikanlılar buna razı değil bunun üzerine vuruştular oldular üç ölü ve MESOPOTAMİA bâkire kaldı!» Mezopotamya mitolojisi, Sümer temelli olmakla beraber, Mezopotamya’nın aldığı sürekli ve yoğun göç ile birçok farklı kavmin inanç ve kültüründen etkilenmiştir.

Kendinden sonra gelen birçok millet ve büyük toplulukları da terkibî anlamda zenginleştirdiği bu muhteşem sofrada beslemiştir. Mezopotamya ve İran’da kurulan Türk, Arab, Acem, Kürt, Ermeni ve Asuri gibi devletlerin-milletlerin izlerini taşıyan karmaşık bir kültürel yapılanma, zengin bir hayâl iklimi meydana getirmiştir. Bu milletlerden bir çoğu -kimi yerli halk olarak kimi sonradan göçerek- Mezopotamya’nın geneline mahsus bu birikimi kendine mahsus bilmiş, sahiblenmiş ve kendi diline taşıyarak kültür mirası olarak yüceltmiş, kıymet vermiştir.

Yaradılış, tufan hadisesi, çok tanrıcılık, ateş, güneş ay vb varlıkların kudsiyeti neredeyse bütün mitolojilerde benzer anlatımlara sahibtir. Bunları yeri geldiğince izah edeceğiz. Mezopotamya, göç yollarının üzerinde olması, topraklarının verimli olması, ikliminin elverişli olması, ırmaklarından sulamada yararlanılması gibi sebeblerle, tarihî dönemlerin başından itibaren birçok medeniyetlere sahne olmuştur. Birçok kavme ev sahibliği yapmasına rağmen, göç eden toplulukların çoğu var olan Mezopotamya kültürünü benimsemiş, ayrı bir kültür veya dil olarak barınamamıştır.

Bu sebeble bölgede yaşayan milletlerin, kavimlerin mitolojik kültürleri neredeyse birbirinin aynı denecek derecede anlatımlara sahibtir. Hattâ aynı efsâne, isimler bile değişmeden farklı bir kavimden duyulabilmektedir. Bölge taş bakımından fakir olduğundan, günümüze az sayıda eser bırakmıştır. Ama yazı geliştiği için, edebî eserler de gelişmiştir. Mezopotamya mitolojisi, Mezopotamya’daki başlıca antik din ve mitolojileri olan Sümer, Akad, Asur, Babil, Aramiler (Süryaniler) ve kısmen İran ve Kürdistan inançlarının bütününe verilen isimdir.

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
GÜNDEM Kategorisindeki Diğer Haberler
İdris Peygamberin kayıp kenti Batman'da
Nuh peygamberin gemisi ile insalık yeniden bir çıkış yolu aradı.
Batman Sason ilçesinin tarihi sembollerinden Bozıkan Kalesi
Batman'a kazandırdıkları piramit bina ile yılın en iyi yapı projesi Dal..
sitemizin belirlediği en iyi STK Başkanı Tüzün
Diclelife yılın enlerini onore etmeye devam ediyor!Bölgenin en iyi eğit..

===========================================
===========================================


============================================================================================================================================================================
1)Covid-19 doğal bir virüs mü?2) Covid-19 biyolojik bir silah mı?
YWJkdXJyYWhtYW5zZXZlbi5jb20=